Yargıtay Atalay kararının arkasında durdu; Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Anayasa’nın 146, 154 ve 155. maddelerinde yüksek mahkemelerin Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay olarak düzenlendiği ve bunların sıralarının değiştirildiği belirtildi. birbirlerine üstünlükleri öngörülmemişti.
Açıklamada, Anayasa Mahkemesi gibi tüm mahkeme kararlarının herkesi bağladığı vurgulandı.
Açıklamada, 6 Mart 1868’de kurulan ve 155 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Yargıtay’ın adli yargının en yüksek temyiz makamı olduğu ve üyelerinin tamamının uzman ve tecrübeli olduğu belirtildi. kendi alanlarında yüksek hakimler. “Yargı makamına bırakmadığı karar ve hükümleri inceleme konusunda son mercidir.” Kararın yer aldığı hatırlatıldı.
Açıklamada Yargıtay’ın yargıda hukukun eşit uygulanmasını sağlama görevinin bulunduğuna değinildi.
Açıklamada, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin Anayasa’nın 148’inci maddesinde tanımlandığı hatırlatılarak, bu görevlere eklenen “bireysel başvuru” hakkının 2013 yılından bu yana uygulamaya konulduğu belirtildi. 2012.
‘Süper istinaf mahkemesi algısı yaratıldı’
Açıklamada, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda olağan kanun yollarının tüketilmesinin kural olduğu belirtilerek, Anayasa’da ilgili kararla bireysel başvurunun yargısal sonunun çizildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Bu şekliyle bireysel başvuru, temel hak ve özgürlüklere yapılan hukuka aykırı müdahalelerin kanun yollarıyla giderilememesi durumunda başvurulabilecek ikincil bir hukuk yoludur. Olağan veya olağanüstü bir hukuk yolu değildir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi bir hukuki yol değildir. Adli ve idari mahkemelerin verdiği kararları bozan mahkeme, aynı zamanda temyiz mercii olup, temyiz makamı olarak davaları yeniden incelemeye yetkili bir makam değildir.
Buna rağmen Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruların incelenmesinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak, Yargıtay ve Danıştay bilirkişi odaları tarafından geliştirilen yerleşik içtihatlara aykırı kararlar vererek hukuki süreci sürüklemektedir. sistemin kaosa sürüklenmesi, nihai kararın etkisinin tamamen devre dışı kalmasına neden olur.
Öte yandan kamuoyunun gündemini meşgul eden davalar üzerinden uygulanan irtibat stratejisiyle mevcut anayasal sistem bir kenara bırakılarak, Anayasa Mahkemesi’nin ‘yüksek istinaf mahkemesi’ olduğu yönünde toplumsal bir algı oluşturuldu. Temel hak ve özgürlüklerin korunması sadece Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı organlarının görevidir. “Türk yargı sisteminin mevcut yapısal sorunlarının çözümünde kullanışlı bir araç olması umulan bireysel başvuru, çığırından çıkmış, yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir.”
‘Benzer uygulamalar artarak devam etti’
Yargıtay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, bireysel başvuru sisteminin devreye girmesiyle birlikte bu konuların yıl açılışında Anayasa Mahkemesi üyelerinin de hazır bulunduğu bilimsel toplantılarda gündeme getirildiği belirtildi. Yargıtay Başkanının yıl sonu basın değerlendirme toplantılarında yaptığı konuşma ve Danıştay’ın kuruluş yıldönümü toplantısında Danıştay Başkanının konuşması.
Açıklama şöyle devam etti:
“Öte yandan Anayasa Mahkemesi kararlarında anayasal ve hukuki yetki aşımı olarak değerlendirilen benzer uygulamalar artarak devam etmiştir.
“Anayasa’yı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesi, söz konusu davada anayasa koyucunun iradesini göz ardı etmiş ve maddede yapılan atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken Anayasa’nın 14. maddesini etkisiz bırakmıştır. 83.”
‘Haksız tepkiler üzüntüyle karşılanıyor’
Açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkındaki ihlal kararıyla ilgili olarak Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin “anayasaya aykırılık hatası yapmakla” suçlanarak hedef gösterildiği belirtildi. Anayasa Mahkemesi içtihatlarına aykırı hareket etmiş ve ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.”
“Bunun gibi son derece vahim ve kabul edilemez hukuki hatalar için bireysel başvuru kararlarının vazgeçilmez dili” olduğu ileri sürülen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Anayasa Mahkemesi uygulamalarının hukuki sonuçları ne olursa olsun, Yargıtay ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından verilen kararlara ilişkin yüksek yargı kurumlarının itibarını zedeleyen ve eleştiri sınırlarını aşan haksız yansımalar söz konusudur.” Yargı misyon ve yetkileri kapsamında bir yüksek mahkeme olan AYM’lerin bu duruma tepki göstermesi üzüntüyle karşılanmaktadır.
“Yargıtay, hukuki güvenliğin, toplumsal huzurun ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması konusunda Anayasa’dan aldığı yetkiyle, bireysel başvuruların uygulanmasından kaynaklanan sorunların giderilmesi için ihtiyaç duyulan anayasal ve hukuksal çalışmalarda gerekli desteği her zaman sağlamaya hazırdır. mevcut haliyle ve karşılaştırmalı hukukta kabul edilen standartlara uygun olarak geliştirmek.”